İzleyiciler

11 Haziran 2016 Cumartesi

İnception - Başlangıç

Rüya içinde rüya..
Uyandığınızı sanıyorsunuz ama yanılmışsınız. Kendinizi başka bir rüyanın içinde buluyorsunuz. Yine uyanıyorsunuz ama yine yanıldınız başka bir rüyanın içindesiniz. Sonunda uyanıyorsunuz. Bu ne kadar böyle devam edebilir?


İnception mükemmel senaryosu ile rüya içinde rüyayı çok farklı boyutlara taşımış. Paradokslarla konunun ilginçleştirilmesi ve zamanın belirsizliğine dair konular içermesi filmde beni en çok heyecanlandıran şeylerden bazıları. Farklı rüya katmanlarında zamanın farklı hızlarda ilerlemesi filme ayrı bir sürükleyicilik de katmış.




Baş rolü Leonardo DiCaprio'nun canlandırdığı film Christopher Nolan tarafından yazılıp yönetilmiş. Leonardo DiCaprio filmde çok yetenekli bir hırsız olan Dom Cobb karakterini canlandırıyor. Cobb'un çaldığı şey ise rüyadaki insanların bilinçaltındaki bilgiler. Yetenekli hırsız Cobb'un bu yeteneği onun hayatında değer verdiği birçok şeye maloluyor. Cobb'a onu bu durumdan kurtaracak bir iş teklifi sunuluyor ama görev o kadar basit değil. Çünkü bu sefer her zaman yaptıkları gibi bilinçaltından bilgi çalmak yerine bilinçaltına bir fikir yerleştirmeleri gerekiyor.


Filmin sonu beklediğimden çok farklıydı çünkü belirsiz bitirilmiş ki bu da filmi büyük bir tartışma konusu haline getirmiş. Her ne kadar bazı kişiler sonunun belirsiz olmasını güzel karşılamamış olsa da benim için filmi hoş kılan sebeplerden biri. Film bitince ilk başta biraz şaşırmıştım ama aradan zaman geçince filmin sonunun izleyicinin hayal gücüne bırakılmasının insanları film hakkında düşündürdüğü için hoş olduğu kararına vardım. Film benim için pasta tadındaydı sonu da üstüne konan çileği olmuş. Aşçı işi biliyor. :)



Gerek senaryosu gerek oyunculuklarıyla başından sonuna kadar gözlerinizi ayırmadan izleyebileceğiniz mükemmel bir film olduğunu düşünüyorum.

Aşağıdan filmin fragmanını izleyebilirsiniz.




Okuduğunuz için teşekkürler. Yorum yaparsanız sevinirim.

10 Haziran 2016 Cuma

Hachiko - A Dog's Story / Bir Köpeğin Hikayesi


Beni bu kadar ağlatan bir filme daha rastlayabilir miyim emin değilim. Açıkçası filme başlamadan önce altı üstü bir köpek filmi, diğerlerinden ne farkı olabilir ki diye düşünüyordum ama yanılmışım. Yani filmi pek büyük bir beklenti ile izlememiştim. Film başlarda biraz sıkıcı ilerliyor gibi ama sonu için izlemeye değer diye düşünüyorum.




Filmin konusu kısaca şu şekilde:
Profesör Parker Wilson bir gün iş çıkışında tren istasyonunda sahipsiz bir köpek
bulur. Sahibini aramak için köpeği alır ama sahibi ortaya çıkmayınca köpeği evine alıp bakmaya başlar. Zamanla köpek ve profesör arasında kuvvetli bir bağ oluşmaya başlar. Hachiko profesörü işe giderken her gün tren istasyonuna bırakan ve tam döneceği saatte yerinde olup onu bekleyen bir yol arkadaşı olur. Filmin devamı ile ilgili bilgi verip heyecanını kaçırmak istemem. Tabi daha önceden hikayesini biliyorsanız o başka.






Yaşanmış bir hikaye olması benim için büyük bir artı. Filmin etkileyiciliği bu sayede kat be kat artıyor. Hachiko sadakatiyle kendine hayran bırakan bir köpek. Öyle ki Hachiko'nun Japonya'daki tren istasyonunun önünde sahibini beklediği yere heykeli bile dikilmiş.




Kaçırmamanız gereken bir film. İzlemeseniz bile hikayenin sonunu öğrenmelisiniz. Hachiko kadar bile olamayan insanlar var ne de olsa. İzlediğim filmler arasında sadakatin önemini en iyi anlatan film olduğunu düşünüyorum.





   
           




Filmin fragmanını aşağıdan izleyebilirsiniz.



Okuduğunuz için teşekkürler. Yorum bırakırsanız çok sevinirim.

9 Haziran 2016 Perşembe

Kingsman - Gizli Servis

Trabzon'dan herkese selamlar. İzlediğim filmler hakkında yorumlar yapıp düşüncelerimi sizlerle de paylaşmak istedim. Bu benim ilk blog deneyimim umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.

Kingsman-Gizli Servis filmini geçen yaz izlemiştim ve beğenmiştim. Zaten gizli ajanlar söz konusu olunca beğenmemek pek de mümkün olmuyor. Ayrıntıları unutmuş olabileceğimi düşündüğümden daha iyi yorum yapabilmek için bir kez daha izledim.

Doyurucu bir film olduğunu söyleyebilirim. 2 saat boyunca hiç sıkmadan kendini izlettirmeyi başaran bir yapım. Karakterlerin özellikleri iyi düşünülmüş ve oyuncular karakterleri yansıtabilmeyi başarmış.



Öncelikle kısaca filmin konusundan bahsedecek olursam, Eggsy küçük yaşlardayken babasını gizli bir askeri görevde yitirir. Babasının yapmış olduğu fedakarlıktan dolayı bu aileye arkasında telefon numarası yazılı olan bir madalya verilir. Bir sefere mahsus olmak üzere bu numarayı kullanarak yardım isteyebilecekleri söylenir. 17 yıl sonra Eggsy'nin başı belaya girer ve tutuklanır. Karakoldan kurtulmak için bu telefon numarasını kullanır ve yardım ister. Onu karakoldan kurtaran ajan Harry Hart ise hayatını Eggsy'nin babasına borçludur. Böylece Eggsy ajan olma yolunda değişik bir maceraya atılır.




Filmde Eggsy'nin sıradan bir sokak serserisinden bir kingsman ajanına giden yolda geçirdiği değişimleri görüyorsunuz. Bu süreçte Eggsy zor durumlarla karşılaşıyor ve seçimler yapmak zorunda kalıyor. '' Ben olsam ne yapardım? '' demeden duramadım açıkçası. Zaten ajanlık eğitimi aldıkları için onları zor seçimlerle baş başa bırakan, stres altında nasıl davrandıklarını test eden, sadakatlarını ölçen ve en çok da takım ruhuna sahip olup olmadıklarını sınayan testlerle karşılaşıyorsunuz ki filmde en çok hoşuma giden şeylerden biri böyle testlere ağırlık verilmesiydi.

Enerjiyi ve heyecanı üst seviyede tutan, sizi filme kilitleyen oldukça başarılı sahneler vardı. Yatakhanelerini su basması ve uçaktan atlamaları gibi sahneler bunlardan bazıları...



Aksiyon sahneleri filmin türünden de anlaşılabileceği üzere ağırlıktaydı. Özellikle protez bacaklı kadının olduğu aksiyon sahneleri gayet iyiydi. Aksiyon sahneleri bana pek hitap etmese bile bu filmde gözümü ayırmadan seyretmemi sağlayan o ruhu hissedebildim. Bunu sağlayan sahne geçişlerinin mükemmelliği de cabası.

Ayrıca ilginç bulunabilecek birçok objeye de yer verilmişti. Ateş eden şemsiyeler, elektrik şoku veren saatler, burun kısmından bıçak çıkaran ayakkabılar ve aslında el bombası olan çakmaklar gibi.

Filmden Hoşuma Giden Sözler:

  • Uyum sağlamaya ve öğrenmeye hazırsan başka bir şeye dönüşebilirsin.
  • Başkasından üstün olmanın onurlu bir yanı yoktur. Asıl onur, kişinin eski halinden üstün olmasından gelir.            
                                                                             Ernest Hemingway


Filmin fragmanını aşağıdan izleyebilirsiniz.


                                                                          
Umarım film hakkındaki düşüncelerimi ve filmin bana hissettirdiği duyguları sizlere yansıtmayı başarabilmişimdir. Filmde emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Umarım siz de filmi beğenirsiniz. Ayrıca yorum yaparsanız çok sevinirim. Okuduğunuz için teşekkürler.
Bol filmli günler  :)